Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

muamele etmek

  • 1 muamele etmek

    мөгамәлә күрсәтү

    Türkçe-Tatarca sözlük > muamele etmek

  • 2 muamele etmek

    v. treat, use
    * * *
    treat

    Turkish-English dictionary > muamele etmek

  • 3 muamele etmek

    to treat

    İngilizce Sözlük Türkçe > muamele etmek

  • 4 farklı muamele etmek

    v. discriminate, discriminate between

    Turkish-English dictionary > farklı muamele etmek

  • 5 kötü muamele etmek

    v. use smb. ill

    Turkish-English dictionary > kötü muamele etmek

  • 6 sevgi ile muamele etmek

    v. cherish

    Turkish-English dictionary > sevgi ile muamele etmek

  • 7 muamele

    1) ( davranış) Verhalten nt, Benehmen nt
    2) admin ( işlem) Bearbeitung f
    3) Behandlung f
    \muamele etmek ( davranmak) behandeln (-e)
    birine iyi/kötü \muamele etmek jdn gut/schlecht behandeln
    bu \muameleyi hak ( etmedi) etti diese Behandlung hat er (nicht) verdient

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > muamele

  • 8 muamele

    muamele [ɑː] Verhalten n (-e karşı D gegenüber); ÖKON Geschäft n; (Börsen)Abschluss m, Transaktion f; ÖKON Umsatz m; Büro Bearbeitung f von Akten; Formalitäten f/pl, Prozedur f;
    -e muamele etmek behandeln A, sich verhalten ( jemandem gegenüber);
    muamele görmek Person behandelt werden; Papiere usw bearbeitet werden; in Ordnung gebracht werden

    Türkçe-Almanca sözlük > muamele

  • 9 muamele

    "1. treatment, conduct, behavior. 2. the processing (of a petition or application). 3. doing business with, trading, buying and selling. 4. colloq. sexual intercourse. - etmek to act, behave; /a/ to treat."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > muamele

  • 10 treat

    muamele etmek, davranmak; ele almak; düsünmek, saymak, görmek; (to ile) ikram etmek, ismarlamak, vermek; kimyasal isleme tabi tutmak, elden geçirmek; tedavi etmek, geçirmek; zevk, hos sey, hos sürpriz

    English to Turkish dictionary > treat

  • 11 мөгамәлә күрсәтү

    muamele etmek, davranmak

    Татарча-Төрекчә сүзлек > мөгамәлә күрсәтү

  • 12 anfassen

    an|fassen
    I vi ( mithelfen) yardım etmek
    II vt
    1) ( berühren) dokunmak (-e); ( greifen) ele almak; ( stärker) tutmak;
    etw mit der Hand \anfassen ( berühren) elini bir şeye dokundurmak [o değdirmek] [o sürmek]; ( greifen) bir şeyi eline almak
    2) ( fig) ( behandeln) davranmak (-e), muamele etmek (-e); ( Problem) ele almak;
    jdn hart \anfassen bir kimseye sert davranmak [o muamele etmek];
    eine Sache falsch \anfassen bir işi yanlış ele almak
    III vr
    sich \anfassen
    1) ( bei der Hand nehmen) el ele tutuşmak
    der Stoff fasst sich wie Seide an kumaş, ipek olduğu hissini veriyor

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > anfassen

  • 13 verfahren

    1. çıkmaza girmiş
    2. irr
    I vi sein
    1) ( vorgehen) hareket etmek ( nach -e göre), yol izlemek;
    wie sollen wir weiter \verfahren? nasıl devam edelim?
    2) ( behandeln) muamele etmek ( mit -e);
    streng mit jdm \verfahren birine sert muamele etmek
    II vt ( Geld) yolda harcamak; ( Benzin) yakmak
    III vr
    sich \verfahren yolunu şaşırmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > verfahren

  • 14 მოქყრობა

    f.
    muamele etmek, davranmak, tedavi etmek
    i.
    muamele, tedavi, ameliye

    Georgian-Turkish dictionary > მოქყრობა

  • 15 davranmak

    vi
    1) sich benehmen, sich verhalten; ( muamele etmek) behandeln (-e)
    birine iyi/kötü \davranmak sich jdm gegenüber gut/schlecht benehmen, jdn gut/schlecht behandeln
    yakışıksız \davranmak sich danebenbenehmen
    2) handeln
    bir şeye aykırı \davranmak gegen etw handeln
    duygusal/düşünerek \davranmak im Affekt/bedacht handeln
    3) ( muamele etmek) behandeln (-e)
    birine iyi/kötü \davranmak jdn gut/schlecht behandeln
    4) ( bir şeye el atmak) greifen (-e zu)
    silah( lar) a \davranmak zu der/(den) Waffe(n) greifen
    tabancaya \davranmak zur Pistole greifen
    davranma! keine Bewegung!

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > davranmak

  • 16 treat

    n. ikram, ziyafet, ısmarlama, zevk, zevk veren şey
    ————————
    v. davranmak, muamele etmek, tedavi etmek, işlemek, ikram etmek, ısmarlamak
    * * *
    [tri:t] 1. verb
    1) (to deal with, or behave towards (a thing or person), in a certain manner: The soldiers treated me very well; The police are treating his death as a case of murder.) davranmak
    2) (to try to cure (a person or disease, injury etc): They treated her for a broken leg.) tedavi etmek, bakmak
    3) (to put (something) through a process: The woodwork has been treated with a new chemical.) işlemek, kimyasal işleme tâbi tutmak
    4) (to buy (a meal, present etc) for (someone): I'll treat you to lunch; She treated herself to a new hat.) ikram etmek, ısmarlamak
    5) (to write or speak about; to discuss.) tartışmak, müzakere etmek
    2. noun
    (something that gives pleasure, eg an arranged outing, or some special food: He took them to the theatre as a treat.) ikram, ısmarlama

    English-Turkish dictionary > treat

  • 17 обращаться

    несов.; сов. - обрати́ться

    обрати́ться лицо́м к окну́ — yüzünü pencereye çevirmek

    все взо́ры обрати́лись к нему́ — tüm gözler ona çevrildi

    2) перен. yönelmek

    поэ́т обрати́лся к социа́льным пробле́мам — şair toplumsal sorunlara yöneldi

    его́ мы́сли обрати́лись к про́шлому — fikri maziye gitti

    е́сли челове́чество обрати́тся к со́лнечной эне́ргии... — insanlık güneş enerjisine yönelse...

    (дава́йте) обрати́мся к исто́рии э́того движе́ния — hareketin tarihine bakalım

    3) başvurmak; müracaat etmek; seslenmek, hitap etmek

    обраща́ться к кому-л. с призы́вом / с воззва́нием — birine çağrıda bulunmak

    обраща́ться к кому-л. с про́сьбой — birine ricada bulunmak

    про́сьба обраща́ться к / в... —... müracaat edilmesi rica olunur

    обраща́ться с предложе́нием — bir öneri yapmak, bir öneride bulunmak

    обраща́ться к кому-л. за сове́том — birine akıl danışmak

    обраща́ться к кому-л. с письмо́м — birine mektup yazmak

    обраща́ться к врачу́ — doktora başvurmak

    телеви́дение обраща́ется к миллио́нам зри́телей — televizyon milyonlarca seyirciye seslenir

    обраща́ться к кому-л. с вопро́сом — birine bir soru yöneltmek

    4) dönüşmek, haline gelmek

    вода́ обрати́лась в пар — su buhar haline geldi

    5) тк. несов. davranmak, muamele etmek

    с ним обраща́ются, как с ребёнком — ona çocuk muamelesi yapıyorlar

    6) тк. несов. kullanmak

    уме́ть обраща́ться с инструме́нтом — alet kullanmasını bilmek

    Русско-турецкий словарь > обращаться

  • 18 differentiate

    v. farklılaştırmak, ayırdetmek, ayırt etmek, farkı görmek, ayrım yapmak, fark gözetmek
    * * *
    ayır
    * * *
    [-'renʃieit]
    1) (to see or be able to tell a difference (between): I cannot even differentiate a blackbird and a starling.) ayırt etmek, farkı görmek
    2) ((with between) to treat differently: She does not differentiate between her two children although one is adopted.) ayırım yapmak, farklı muamele etmek

    English-Turkish dictionary > differentiate

  • 19 discriminate

    v. ayırdetmek, ayrıcalık yapmak, fark gözetmek, ayırt etmek, ayrı tutmak; farklı muamele etmek
    * * *
    1. ayıkla 2. ayır
    * * *
    [di'skrimineit]
    1) ((with between) to make or see a difference between: It is difficult to discriminate between real and pretended cases of poverty.) ayırt etmek
    2) ((often with against) to treat a certain kind of people differently: He was accused of discriminating against women employees.) ayrım yapmak

    English-Turkish dictionary > discriminate

  • 20 behandeln

    behandeln v/t <o -ge-, h> ele almak; -e davranmak; muamele etmek; MED -i tedavi etmek; a TECH işlemek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > behandeln

См. также в других словарях:

  • muamele etmek — davranmak Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muamele — is., Ar. muˁāmele 1) Davranma, davranış Bana karşı olan muamelesini beğenmedim. 2) Yol, yöntem Bu adam muamele bilmiyor. 3) İşlem Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı. R. N. Güntekin 4) kim., esk. İşlem 5) tic., esk.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutlukmak — tutğun söylemek, ele geçirmek; itibar muamele etmek, söz tutturmak, bend u best etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • EDEB — Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet i Resul e (A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve i râsiha i nefsiye. * Edebiyat ve ondan bahseden ilim …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • insanca — sf. 1) İnsana yakışan, insana özgü olan, insanla ilgili 2) zf. İnsana yakışır biçimde İnsana insanca muamele etmek, Türk geleneğinde bir fevkaladelik sayılmazdı. S. Ayverdi 3) zf. İnsan bakımından İnsanca kayıp yok …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uçkalatmak — mülayimane muamele etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DEHN — Değnekle vurmak. * Yağmurun, yeri ıslatması. * Bir şeyi yağlamak. * Bir kimseye münâfıkane muâmele etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • LİYAN — (Mülâyene) Mülayemetle, yumuşaklıkla muamele etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • avkalamak — azarlamak, terbiyeye sığmaz şekilde muamele etmek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • MÜLATAFA — (Mülâtefe) (Lutf. dan) Birbirine lâtife etmek. Şakalaşmak. İltifat etmek. Güzel muâmele …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»