-
1 muamele etmek
мөгамәлә күрсәтү -
2 muamele etmek
v. treat, use* * *treat -
3 muamele etmek
to treat -
4 farklı muamele etmek
v. discriminate, discriminate between -
5 kötü muamele etmek
v. use smb. ill -
6 sevgi ile muamele etmek
v. cherish -
7 muamele
-
8 muamele
muamele [ɑː] Verhalten n (-e karşı D gegenüber); ÖKON Geschäft n; (Börsen)Abschluss m, Transaktion f; ÖKON Umsatz m; Büro Bearbeitung f von Akten; Formalitäten f/pl, Prozedur f;-e muamele etmek behandeln A, sich verhalten ( jemandem gegenüber);muamele görmek Person behandelt werden; Papiere usw bearbeitet werden; in Ordnung gebracht werden -
9 muamele
"1. treatment, conduct, behavior. 2. the processing (of a petition or application). 3. doing business with, trading, buying and selling. 4. colloq. sexual intercourse. - etmek to act, behave; /a/ to treat." -
10 treat
muamele etmek, davranmak; ele almak; düsünmek, saymak, görmek; (to ile) ikram etmek, ismarlamak, vermek; kimyasal isleme tabi tutmak, elden geçirmek; tedavi etmek, geçirmek; zevk, hos sey, hos sürpriz -
11 мөгамәлә күрсәтү
muamele etmek, davranmak -
12 anfassen
an|fassenII vtetw mit der Hand \anfassen ( berühren) elini bir şeye dokundurmak [o değdirmek] [o sürmek]; ( greifen) bir şeyi eline almakjdn hart \anfassen bir kimseye sert davranmak [o muamele etmek];eine Sache falsch \anfassen bir işi yanlış ele almakIII vrsich \anfassen1) ( bei der Hand nehmen) el ele tutuşmak2) ( sich anfühlen)der Stoff fasst sich wie Seide an kumaş, ipek olduğu hissini veriyor -
13 verfahren
-
14 მოქყრობა
f.muamele etmek, davranmak, tedavi etmeki.muamele, tedavi, ameliye -
15 davranmak
vi1) sich benehmen, sich verhalten; ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak sich jdm gegenüber gut/schlecht benehmen, jdn gut/schlecht behandelnyakışıksız \davranmak sich danebenbenehmen2) handelnbir şeye aykırı \davranmak gegen etw handelnduygusal/düşünerek \davranmak im Affekt/bedacht handeln3) ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak jdn gut/schlecht behandeln4) ( bir şeye el atmak) greifen (-e zu)tabancaya \davranmak zur Pistole greifen5) ( kımıldamak)davranma! keine Bewegung! -
16 treat
n. ikram, ziyafet, ısmarlama, zevk, zevk veren şey————————v. davranmak, muamele etmek, tedavi etmek, işlemek, ikram etmek, ısmarlamak* * *[tri:t] 1. verb1) (to deal with, or behave towards (a thing or person), in a certain manner: The soldiers treated me very well; The police are treating his death as a case of murder.) davranmak2) (to try to cure (a person or disease, injury etc): They treated her for a broken leg.) tedavi etmek, bakmak3) (to put (something) through a process: The woodwork has been treated with a new chemical.) işlemek, kimyasal işleme tâbi tutmak4) (to buy (a meal, present etc) for (someone): I'll treat you to lunch; She treated herself to a new hat.) ikram etmek, ısmarlamak5) (to write or speak about; to discuss.) tartışmak, müzakere etmek2. noun(something that gives pleasure, eg an arranged outing, or some special food: He took them to the theatre as a treat.) ikram, ısmarlama -
17 обращаться
несов.; сов. - обрати́ться1) dönmekобрати́ться лицо́м к окну́ — yüzünü pencereye çevirmek
все взо́ры обрати́лись к нему́ — tüm gözler ona çevrildi
2) перен. yönelmekпоэ́т обрати́лся к социа́льным пробле́мам — şair toplumsal sorunlara yöneldi
его́ мы́сли обрати́лись к про́шлому — fikri maziye gitti
е́сли челове́чество обрати́тся к со́лнечной эне́ргии... — insanlık güneş enerjisine yönelse...
(дава́йте) обрати́мся к исто́рии э́того движе́ния — hareketin tarihine bakalım
3) başvurmak; müracaat etmek; seslenmek, hitap etmekобраща́ться к кому-л. с призы́вом / с воззва́нием — birine çağrıda bulunmak
обраща́ться к кому-л. с про́сьбой — birine ricada bulunmak
про́сьба обраща́ться к / в... —... müracaat edilmesi rica olunur
обраща́ться с предложе́нием — bir öneri yapmak, bir öneride bulunmak
обраща́ться к кому-л. за сове́том — birine akıl danışmak
обраща́ться к кому-л. с письмо́м — birine mektup yazmak
обраща́ться к врачу́ — doktora başvurmak
телеви́дение обраща́ется к миллио́нам зри́телей — televizyon milyonlarca seyirciye seslenir
обраща́ться к кому-л. с вопро́сом — birine bir soru yöneltmek
4) dönüşmek, haline gelmekвода́ обрати́лась в пар — su buhar haline geldi
5) тк. несов. davranmak, muamele etmekс ним обраща́ются, как с ребёнком — ona çocuk muamelesi yapıyorlar
6) тк. несов. kullanmakуме́ть обраща́ться с инструме́нтом — alet kullanmasını bilmek
-
18 differentiate
v. farklılaştırmak, ayırdetmek, ayırt etmek, farkı görmek, ayrım yapmak, fark gözetmek* * *ayır* * *[-'renʃieit]1) (to see or be able to tell a difference (between): I cannot even differentiate a blackbird and a starling.) ayırt etmek, farkı görmek2) ((with between) to treat differently: She does not differentiate between her two children although one is adopted.) ayırım yapmak, farklı muamele etmek -
19 discriminate
v. ayırdetmek, ayrıcalık yapmak, fark gözetmek, ayırt etmek, ayrı tutmak; farklı muamele etmek* * *1. ayıkla 2. ayır* * *[di'skrimineit]1) ((with between) to make or see a difference between: It is difficult to discriminate between real and pretended cases of poverty.) ayırt etmek2) ((often with against) to treat a certain kind of people differently: He was accused of discriminating against women employees.) ayrım yapmak• -
20 behandeln
behandeln v/t <o -ge-, h> ele almak; -e davranmak; muamele etmek; MED -i tedavi etmek; a TECH işlemek
См. также в других словарях:
muamele etmek — davranmak Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
muamele — is., Ar. muˁāmele 1) Davranma, davranış Bana karşı olan muamelesini beğenmedim. 2) Yol, yöntem Bu adam muamele bilmiyor. 3) İşlem Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı. R. N. Güntekin 4) kim., esk. İşlem 5) tic., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutlukmak — tutğun söylemek, ele geçirmek; itibar muamele etmek, söz tutturmak, bend u best etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
EDEB — Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet i Resul e (A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve i râsiha i nefsiye. * Edebiyat ve ondan bahseden ilim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
insanca — sf. 1) İnsana yakışan, insana özgü olan, insanla ilgili 2) zf. İnsana yakışır biçimde İnsana insanca muamele etmek, Türk geleneğinde bir fevkaladelik sayılmazdı. S. Ayverdi 3) zf. İnsan bakımından İnsanca kayıp yok … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçkalatmak — mülayimane muamele etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DEHN — Değnekle vurmak. * Yağmurun, yeri ıslatması. * Bir şeyi yağlamak. * Bir kimseye münâfıkane muâmele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LİYAN — (Mülâyene) Mülayemetle, yumuşaklıkla muamele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
avkalamak — azarlamak, terbiyeye sığmaz şekilde muamele etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
MÜLATAFA — (Mülâtefe) (Lutf. dan) Birbirine lâtife etmek. Şakalaşmak. İltifat etmek. Güzel muâmele … Yeni Lügat Türkçe Sözlük